.
  FAYDALI BİTKİLER VE TARİFLER
 
Sarımsağın Faydaları
Latince adı 'Allium Sativum' olan Sarımsak, yüzyıllardan beri bütün
dünyada hem sofraların vazgeçilmez bir yiyeceği olarak, hem de çeşitli
hastalıklar için şifa amacıyla kullanılıyor. Anavatanı Hindistan olan
ve mutfağımızdan eksik etmediğimiz Sarımsağın tarihi, insanlık kadar
eski.

Sarımsağın Tarihi
Arkeolojik kayıtlardan, tarihin ilk çağlarında Sümerler'in, Sarımsağı
bildikleri ve ilaç olarak kullandıkları anlaşılırken, eski
Mısırlılar'ın da sarımsağı yedikleri ve ilaç olarak kullandıkları
belirtiliyor. Tarihi kayıtlardan, Gizek Piramidi'ni yaptıran Firavun
Keops'un (IV. Hanedan) inşaat sırasında işçilere bol miktarda
yedirdiği sarımısağın, İsrail oğulları tarafından Mısır'dan Filistin'e
getirildiği, oradan Anadolu ve İyonya'ya yayıldığı biliniyor. Haçlı
seferleri sırasında ilk defa Fransa'ya getirilen ve bu şekilde
Avrupa'nın öğrendiği sarımsak, bugün dünyanın her tarafında
yetiştiriliyor.

Sarımsak Nedir
Sarımsak (Allium sativum) dünya tarımında önemli bir paya sahip
olmamakla beraber, birçok ülkede üretilmekte, bu ülkelerin ihracat ve
ithalatında önemli bir yer tutmaktadır. Sarımsağın üretimi, emek yoğun
bir faaliyet olması nedeniyle bir çok ürüne göre daha az
gerçekleşmektedir.

Neolitik çağdan bu yana, dünyadaki hemen her kültüre ait insanlar
tarafından bilinen Sarımsağa ilişkin en eski yazılı bilgiler,
Sümerlilerin M.Ö. 2600-2100 yıllarına tarihlenen tabletlerine
dayanmaktadır. Sümerlilerle başlayan bu serüvenin yayılma yönüne göre
Sarımsağın, önce İndus Vadisine, ardından da Çin'e ulaştığı
anlaşılmaktadır. Buradan da Kore yoluyla Japonya'ya girmiş ve Japonlar
bu bitkiyi soğuk algınlığının tedavisinde kullanmışlardır.

Yine M.Ö. 450 yıllarında Mısır'ı gezen tarihçi Heredot'un bildirdiğine
göre, Keops Piramidinin yapılışı sırasında, çalışanlara bol miktarda
soğan ve Sarımsak yedirilmiştir. Yine Mısırlılar sarımsağı ölümcül
hastalıklara karşı bir ilaç olarak kullanmakta, bu Bitkinin tanrılara
ait kutsal Bitkiler olduğuna inanmakta ve ölen insanların mezarlarına
bile sarımsak dişlerini bırakmaktaydılar.

Osmanlı tarihinde de sarımsağın tedavi edici yönü konusunda kayıtlar
bulunmaktadır. Padişah 4. Mehmet'in Hekimbaşı olan Nasrullah oğlu
Salih, 17. y.y.'ın ikinci yarısında yazmış olduğu bir eserde,
sarımsağın özellikle kış aylarında gülsuyu ile beraber yenilmesi
halinde, bağırsak parazitleri, ishal, yılan ve akrep sokması, Kuduz
köpek ısırması gibi rahatsızlıklara iyi geleceğini bildirmiştir.

Sarımsak kokusu yüzünden kullanıma geç girmiş bir sebzedir. Bu yüzden,
Avrupa ülkelerinde sarımsak üretimi 15 ve 16. yüzyıllarda başlamıştır.
Ülkemizde sarımsağın ne zaman kültüre alındığı bilinmemektedir. Evliya
Çelebi seyahatnamesinde sarımsaktan söz etmektedir. Yalnız, Orta-Asya
Türkleri sarımsağı tanıdığı için, Anadolu'ya gelen Türklerin çok daha
önceden sarımsağı kullanmış olmaları mümkündür. Ayrıca, sarımsağın
anavatanı içinde Anadolu'da bulunmaktadır.
Sarımsak, çevre şartlarına iyi adapte olabilen yapısından dolayı
ülkemizin her tarafında yetiştirilebilmekle beraber, ideal üretim
alanlarının, deniz ikliminden, kara iklimine geçilen yöreler olduğu
hemen görülür. Kastamonu, Amasya, Tokat illerimizde önemli boyutlarda
sarımsak üretimi, başarı ile yapılmaktadır.

Halk arasında, yüzyıllar boyunca birçok hastalık ve rahatsızlığa çare
olarak kullanılan sarımsak, günümüzde de, modern tıbbın gelişmediği
veya ulaşamadığı yerlerde iştah açıcı, yaraları iyileştirici, tansiyon
düşürücü, öksürük kesici, tifo, dizanteri ve damar tıkanıklığı gibi
hastalıkların tedavisinde kullanılmaya devam etmektedir.

Sert ve keskin kokusu, acı tadıyla bazı yiyeceklerimize benzersiz bir
çeşni ve lezzet katması amacıyla kullanılan Sarmısak'ı veren bitkisi,
Zambakgiller'dendir. Anayurdu Asya kıtası olan sarmısak, ülkemizde bol
bol yetiştirilip tüketilmektedir.
Soğanın yakın akrabası olan ve l m'ye kadar boylanabilen sarımsak,
ikiyıllık otsu bir bitkidir. Birinci yılında Toprak içindeki birçok
'diş'ten oluşan 'baş' kısmı ile toprak üzerindeki yapraklarını; ikinci
yılında soğanda olduğu gibi çiçek sapı ile bunun ucundaki çiçeklerini
oluşturur. Sarımsağın soğandan farkı, çiçeklerde tohum meydana
gelmemesidir. Ama, bazı durumlarda çiçekler, ebesoğanı denilen küçük
başçıkları oluşturur. Bu başçıklar tohumluk olarak işe yarasalar da,
uygulamada tohumluk olarak kullanılmazlar.

Sarmısak bitkisinin kın biçimindeki düz yapraklan, bitkinin toprak
altında gelişen baş adlı Bitki soğanından uzarlar. Baş, sayıları 5-30
arasında değişen ve yan yana birbirinin üzerine yığılarak gelişen diş
adlı soğancıklardan meydana gelmiştir. Bu dişler sarmısak
yetiştiriciliğinde tohumluk olarak kullanıldığı gibi, Türk mutfağında
koku ve tadıyla çeşni katması için birçok yemek, meze, turşu vb'ye
katılarak tüketilmektedir.

Sarımsak vitamin Deposu
Sarımsağın bileşiminde şekerler, vitaminler (A, B, C), kükürtlü bir
uçucu yağ ve içerisinde bol olarak allil sülfür bulunuyor. Sarımsağın
özel kokusu ve tadı bundan ileri geliyor. Sarımsağın ihtiva ettiği yağ
olan 'Oleum allicine', 1944 senesinde J. Cavallit*ve J. Bailey adlı
iki Bilim adamı tarafından keşfedilmiş. Bu yağın 1 miligramı, 15 OE
penisilinin aktivitesine eşit kıymetli bir deva.

Sarımsak Salgın Hastalıklara Karşı Kalkandır
Uzmanlar, sarımsağın, salgın hastalıkların yayılmasını engelleyen en
önemli faktör olduğunu belirtiyor. Mikroplarla iç içe yaşayan,
kontrolsüz yiyecekleri tüketen, kanalizasyonların yollara aktığı
gecekondu mahallelerinde yaşan insanların salgın hastalıklarla
karşılaşmamasının en büyük sebebi, sarımsak olarak gösteriliyor.
Yalnızca mikrobik hastalıklardan insanları koruyan sarımsak, Avrupa'da
en önemli ölüm sebebi olarak bilinen Kanser ve damar hastalıklarına
karşı da insanları koruyor. Bugün dünyada en fazla sarımsak yenen ülke
olan Bulgaristan'da kanser ve damar sertliğinden ölenleri sayısı,
Avrupa'ya nazaran 6-7 misli düşük. Ayrıca İsveçli çocuklar, çocuk
felcine karşı da koruduğu anlaşılan sarımsağı yiyerek okula
gidiyorlar.

Sarımsak Faydaları
Uzmanların tespitlerine göre, sarımsağın insan sağlığı açısından en
önemli faydaları şöyle: Ölümlere sebep olan atardamar kireçlenmesine
iyi geliyor. Yara ve çıbanları iyileştiriyor. Krampları yok ediyor.
Akciğeri, karaciğeri, safra kesesini ve kalbi kuvvetlendiriyor.
Bağırsak kurtlarını ve diğer parazitleri öldürüyor. Mide ve
bağırsakları dezenfekte ediyor. zararlı bakterileri yok ediyor. İştahı
açıyor. Nezleyi yok ediyor. nefes borusu rahatsızlıklarına, bronşite
çok iyi geliyor. Veremlilere sarımsak yemeleri tavsiye ediliyor.
Tansiyonu düşürüyor. Ateşi düşürüyor. Bağırsak gazlarını ortadan
kaldırıyor. Grip mikrobunu öldürerek vücudu bu hastalığa karşı
koruyor. İdrar yollarında taş oluşumunu engelliyor. Kalp adalelerini
güçlendiriyor. Kalbi besleyen kroner damarları genişletiyor. Cinsel
gücü arttırıyor. İdrar söktürüyor. Vücudu sivrisinek ve haşerelerden
koruyor. Safra salgısının salınımını arttırıyor. Kabızlığı önlüyor.
Saç Dökülmesini yavaşlatıyor. Sesi güzelleştiriyor. (iha)
Sarımsağın Sağlığımıza Yararları

Yukarıda belirtildiği gibi, tüketilen sarımsağın besin değeri ihmal
edilecek değerde olmasına karşın, sağlığımıza yararlı etkileri çok
fazladır. Şöyle ki;

*Sarmısak, bedenin bağışıklık sistemini uyarır, yani antibiyotiklere
benzer etkiler yaparak bedendeki enfeksiyonlara karşı savaşır: Bu
bağlamda nezle, soğuk algınlığı, uçuk; mide, bağırsak ve mantar
iltihapları, Arpacık gibi bakteri, virüs ve mantarların oluşturduğu
enfeksiyonlar sayılabilir.

*Kandaki kolesterol düzeyini düşürür: Yapılan araştırmalar, Günde iki
diş sarımsak yiyen kişilerin kolesterol düzeyinde, kısa dönemde
%10'luk düşüşlerin gerçekleştiğini ortaya koymuştur.

*Sarmısak, kanı sulandırır ve kan dolaşımını hızlandırır: Bu sayede
sarmısak, kalp krizi ya da felç geçirmeye neden olabilecek damar
tıkanıklıklarını önler.

*Yüksek tansiyonu düşürür: Araştırmalar, makul düzeyde sarmısak
alımının bile bu etkiyi sağladığını göstermektedir.

*Sarmısak, kan sekerinin düzeyini düşürür: Bu sayede bazı şeker
hastalarına sarmısak yemenin iyi geldiği yapılan bilimsel
araştırmalarla saptanmıştır.

*Bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır. Yapılan araştırmalarda
sarmısak tüketen kişilerde, özellikle mide kanserine yakalanma
tehlikesinin azaldığı belirlenmiştir.

*Sarmısak kronik bronşiti önler, etkisini azaltır.

*Balgam, idrar, safra ve Gaz söktürücüdür.

*İştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.
Sağlığımıza yararlı bu etkilerinden faydalanmak için, sarımsağın
diyetimize katılması ve günde iki diş sarmısak yenmesi gerekir. Daha
fazla tüketilmesi sarımsağın yararını artırmaz. Ayrıca sarımsağın
yüksek sıcaklıklarda pişirilmesi sağlığa yararlı etkilerini
azaltmaktadır. Kokusundan şikâyetçi olanlar için piyasada sarmısak
kapsüllerinin satılmakta olduğunu da anımsatırız.

Sarımsak veya sarmısak (Allium sativum L.), 25-30 cm yükseklikte,
yeşilimsi beyaz veya pembe çiçekli, otsu bir kültür bitkisidir. Nadir
olarak tohum bağlar. Bu nedenle soğancıkları (diş) ile üretilir.
Ülkemizde "Beyaz sarımsak" ve "Siyah sarımsak" olmak üzere 2 çeşit
yetiştirilmektedir. Vatanının orta Asya stepleri olduğu sanılmaktadır.
Beyaz veya pembemsi renkli, az adette soğancıkdan (diş) meydana gelir.
Dişlerin hepsi bir arada bir kabuk tarafından sarılmışlardır. Çok
kuvvetli ve keskin bir kokusu ve yakıcı bir lezzeti vardır.

Bileşim: Karbonhidratlar (sakkaroz, glikoz), vitaminler (A, B, C ve E)
ve eterli uçucu yağ (alliin, allicin, ajoen) , scordein, selen ile
dişilik ve erkeklik hormonlarına benzer Maddeler taşımaktadır. Bu
uçucu yağda özellikle allil disülfür bulunmaktadır. Bu bileşik
kükürtlü bir amin*asit olan alliin'in alliinaz isimli ferment etkisi
ile parçalanarak allicin'i vermesi, allicin'in de, Su buharı veya su
karşısında, allil disülfür'e dönüşmesi sonucu meydana gelir. Sarımsağa
özel koku ve lezzeti veren taşıdığı kükürtlü uçucu yağdır
Etki ve Kullanılış: Eski çağlardan beri bilinen ve kullanılan bir
drog'dur. Orta çağda özellikle salgın hastalıklar (kolera, veba gibi)
ile mücadelede kullanılmıştır. Antiseptik, idrar artırıcı, safra
salgılarını artırıcı, solucan düşürücü (özellikle askarit ve
oksiyürlere karşı), iştah açıcı, tansiyon (kan basıncı) ve kolesterol
düşürücü, kanı sulandırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici
etkilere sahiptir. Antiseptik (mikrop öldürücü) etki taşıdığı
allicin'den ileri gelmektedir. Antiseptik ve bağışıklık sistemini
güçlendirici etkisi; tarihçi Herodot'a göre eski Mısırlılar tarafından
da bilinmekteydi. Çünkü Mısırlılar piramitlerin yapımında
çalıştırdıkları işçilere her öğün sarımsak, soğan ve turp
yediriyorlardı. II. Dünya savaşı sırasında, yaralandıkları zaman
yaralarının mikrop kapmasını önlemek için, ezerek yaranın üzerine
konmak üzere Rus askerlerine sarımsak verilmiştir.
Eğer yendikten sonra rahatsız edici bir koku oluşturmasaydı, kuşkusuz
çok daha yaygın biçimde tüketilirdi. Ama onun değerli gücünden
yararlanabilmek için büyük miktarlarda tüketmek gerekmez . Beklenen
etki, Gün boyunca 3-4 diş sarımsak yenerek sağlanabilir. Ayrıca koku
problemi olmayan sarımsak tabletleri ve tentürü de aynı işi rahatlıkla
görebilir. Önemli olan, aşırıya kaçmamak şartıyla kullanımdaki
sürekliliktir. Kronik bronşit, sindirim problemleri, romatizma, kas ve
organ ağrıları ve yüksek kan Basıncı (yüksek tansiyon) öncelikli
kullanım alanlarıdır. Ama erken yaşlanmaya karşı uygulanan bir tentür
kürü de çok olumlu sonuçlar verir. En azından 5-6 Ay sürecek olan bu
kür sırasında, sabah ve öğlen saatlerinde 10-15 damla D6 inceltisi,
yarım yemek kaşığı ılık suya eklenerek alınır. Böylece kişi ileri
yaşlara kadar Sağlıklı ve hareketli kalabilir. Et yemeyi seven, fazla
kilolu, gaz şişkinliği çeken yaşlı kişileri hızlı çöküntülerden
korumak için de, uzunca bir süre, sabah ve öğlen saatlerinde 10-15
damla D3 inceltisini yarım yemek kaşığı ılık suya ekleyerek
kullanmaları önerilir. Sarımsağın, mide ve bağırsakları güçlendirici,
mikropları ve virüsleri yok edici etkisi oldukça önemlidir. Öncelikle
bacak, göz arkası ve beyin damarları olmak üzere, tüm damarları
genişleterek, daha iyi beslenmelerini ve böylece, hızlı
yaşlanmamalarını sağlar. Aynı zamanda tüksek kan basıncını (hiper
tansiyon) başarıyla düşürebilir, kolesterol düzeyini normalleştirir ve
damar iltihabı (tromboz-tromboflebit ) oluşumunu önler. Sarımsak,
organizmayı ve bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalıklara karşı
korur.

Kullanım Biçimleri:
Kurt veya solucan düşürücü olarak, kabuğu soyulmuş olan bir sarımsak
dişi bir Ekmek kabuğu parçasına kuvvetle sürülür ve çıkan esansı emmiş
olan ekmek parçası yenilir. Aynı amaç için sarımsak şurubu da
kullanılmaktadır. 100 gr parçalanmış sarımsak, 200 gr su ve 200 gr
şeker ile 1 gün bekletildikten sonra iyice karıştırılıp süzülür. Elde
edilen şuruptan günde 2-3 yemek kaşığı içilir. Haricen yara iyi edici
olarak, taze sarımsak lapa halinde yara üzerine konur. Aynı amaç için
sarımsak usaresi de kullanılabilir. Usare hazırlamak için bir miktar
sarımsak havanda ezilir, sıkılarak alınan usarenin 1 gr miktarı 10 gr
su ile sulandırılır ve bu karışımın içine, usarenin bozulmasını
önlemek için, 10 damla kadar etil Alkol konur. Bu usare haricen
bilhassa saç hastalıklarının (saçkıran vs.) tedavisinde saçlı deri
kısmına sürülür. Tansiyon düşürücü olarak 10 gr sarımsak başı ezilir,
üzerine 10 gr etil alkol konur, karışım 1 gün bekletildikten sonra
ince bir bez veya süzgeçle süzülür. Elde edilen özsudan günde 3 defa
15-30 damla alınır.

Sarımsak Sütü: 2-3 diş sarımsak ezilir veya ince kıyılır, 1 su bardağı
soğuk süte eklenir ve hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır,
üstü kapalı olarak 10 Dakika demlendikten sonra süzülür. İhtiyaç
duyulduğunda 1 bardak taze demlenmiş sarımsak sütü soğutulmadan
içilir.
Sarımsak Yetiştiriciliği
İklim isteği: Sarımsak, ılık iklimlerin bitkisidir. Fazla soğuk ve
nemli ortamları sevmez. Ülkemizde yetiştiriciliğinin yapıldığı söz
gelişi Kastamonu'nun Taşköprü ilçesi gibi yerler, sarmısak üretimi
için iklim bakımından en uygun olan yörelerdir.

Toprak isteği: Sarmısak bitkisi, tınlı-kumlu bahçe topraklarını sever.
Yetiştirildiği toprağın oldukça serin, geçirgen ve organik madde
yönünden de zengin olmasını ister. ağır karakterdeki killi ve ıslak
topraklardan hiç hoşlanmaz. Böyle Topraklarda sarımsağın başları hemen
çürür. Ancak, sarmısak çok kuru topraklarda da iyi baş bağlayamaz,
başları küçük ve cılız kalır.
Toprak işleme: Sarmısak dişleri ekildikten bir hafta kadar sonra
çimlenir, toprak yüzüne fideler çıkmaya başlar. Bunlar 5-6 cm. kadar
olunca hafif çapalamayla yabani ot mücadelesi yapılır. Bu işlemden 2-3
hafta sonra, ikinci ve 3 hafta sonra da üçüncü çapalama işlemi
yapılır.

Sulama: Sarmısak bitkisi, aynen soğan gibi Suyu fazla sevmez. Gereksiz
sulama yapılırsa, sarımsakların başları çürür. Ancak, ikinci çapa
işleminden sonra havalar çok Sıcak ve kuraksa aşırıya kaçılmadan
bitkinin sulanması yararlı olur. Ülkemizde sarmısak yetiştiriciliği
susuz (sulama yapılmadan) yapılmaktadır.

Gübreleme: Sarmısak bitkisi, taze çiftlik gübresinden kesinlikle
hoşlanmaz. İyi yanmış çiftlik gübresi ise, sarımsağın ekileceği
toprağın hazırlanması aşamasında verilir. Ayrıca yapılacak toprak
analizi sonuçlarına göre Azot, fosfat ve potas içeren fenni kompoze
gübrelerin verilmesi de yararlı olur.

Hasat (Derim): Ülkemizde genellikle ilkbaharda dişleri ekilen
sarımsağın hasadı, normal koşullarda haziran sonu, temmuz ortası ve en
geç ağustos başlarında yapılır. Bitkinin yapraklarının 1/3'ü ve daha
iyisi 1/2'si kuruduğunda yapraklar kırılır. Bu iş için ya çıplak
ayakla sarımsakların üzerinde gezinilir ya da boş bir fıçı Bitkilerin
üzerinde yuvarlanır. Daha sonra kırılan bu yapraklar kuruyunca,
kurumuş yaprağın boyun noktaları tutulup çekilerek, elle veya bu işe
uygun çapalarla bitkinin sökülmesiyle hasat gerçekleştirilir. Bu işlem
sırasında kesinlikle sarmısak başları zedelenmemelidir.

Nemli Havada sökülen başlarda kısa zamanda çürümeler başlayacağından,
hasat, kuru ve güneşli havalarda yapılmalıdır. Daha sonra sökülen
başlar güneş altında 3-4 gün süreyle kurutulmalıdır.

Sarımsağın Etkili Olduğu Hastalıklar

Kesin etkili
Damar tıkanıklığı
Yüksek trigliserid

Etkili
Antikanserojen
Ayak mantarları
Bronşit
Taşikardi
Yüksek tansiyon
Yüksek kolesterol
Kas tutuklukları
Kanser gelişimini engelleyici (meme, mesane, karaciğer)

Tam netleşmemiş
Kulak iltihabı
Soğuk algınlığı
Parazitler (Barsak kurtları)
Peptik ülser
Yumurtalık iltihabı
Mantari enfeksiyonlar

Sarımsak Tansiyon
soğan ve sarımsağın, damarlarda kanın akıcılığını arttırdığı ve kan
kolesterolünü düşürücü etkileri olduğu ve bu nedenle bol soğan ve
sarımsak yemenin Damar Sertliğine bağlı kalp hastalığına karşı
koruyucu olduğu bildirilmiştir.

yoğurt en iyi kalsiyum kaynağıdır. son yıllarda yapılan çalışmalar,
tansiyon yükselmesinde kalsiyum yetersizliğinin rolü olabileceğini
belirtmektedir.bu nedenle, sarımsaklı yoğurt bir yandan kalsiyum
sağlaması, diğer yandan sarımsağın etkisiyle tansiyonun düzelmesine
yardımcı olmaktadır.
Sarımsak daha önce de belirtildiği gibi tarihin ilk çağlarından beri
hastalık tedavisinde kullanılmıştır. Günümüzde yapılan araştırmalar
sarımsağın boğaz, mide, mesane ve barsak kanseri, kalp-damar
rahatsızlıkları, kandaki yüksek serum kolestrolü ve trigliserid
seviyesini düşürücü, kanın damarlardaki pıhtılaşmasını engelleyici,
yüksek tansiyonu düşürücü, vücudu enfeksiyonlara karşı koruyucu ve
bağışıklık sistemini geliştirici, iltihap giderici, şeker düşürücü,
allerji ve Astımda etkili, barsak kurtlarını düşürücü etkisi olduğunu
göstermektedir. Sarımsağın yukarıda belirtilen rahatsızlıkları
gidermedeki etkileri üzerinde çok sayıda klinik araştırmalar
yapılmıştır.

Türkiye'de Sarımsak Üretim Bölgeleri
Ülkemizin coğrafik konumu nedeniyle, tarım bölgelerinin iklim
şartları ile, Toprakların kimyasal ve fiziksel yapıları farklı
özellikler göstermektedir. Bu yüzden, tarımsal bölgelerde değişik
çeşitlerde sarımsak yetiştirilmektedir. Türkiye'nin Kuzeydoğu bölgesi
dışında, hemen her bölgesinde sarımsak üretilmektedir. Sarımsak
üretiminin yoğun olduğu bölgelerde, Ege' de önem sırasına göre
Balıkesir, Aydın, Manisa, Akdeniz Bölgesinde; Gaziantep, Antalya,
Kahramanmaraş, Ortagüney Bölgesinde; Nevşehir, Kayseri, Karaman,
Karadeniz Bölgesinde ise; Kastamonu, Samsun ve Sinop illeri yer
almaktadır.

Kastamonu'da Sarımsak Üretimi
Kastamonu İlinde kuru sarımsak üretimi yaygın olup, taze sarımsak
üretimi yok denecek kadar azdır. Kastamonu'da kuru sarımsak üretim
alanı ve miktarları Tablo: 2.2. de özetlenmiştir. Kastamonuda Sarımsak
üretimi Merkez ilçe ve Taşköprü ilçesinde yoğunluk göstermektedir. İl
üretiminin % 90' ı bu iki ilçede gerçekleşmektedir. Taşköprü ilçesi,
il toplam kuru sarımsak üretiminin ortalama olarak, yıllar itibariyle
% 80 - 90'lık bir kısmını gerçekleştirmektedir. % 10 - 20' lik pay
ise, merkez ve diğer ilçelere aittir. Taşköprü ilçesindeki kuru
sarımsak üretiminin % 50' si Alatarla ve civarındaki köylerinden elde
edilir.

Kastamonu' da dekara sarımsak verimi 1995 - 2000 yıllarında ortalama
774,9 kg/da olup, Türkiye ortalamasından % 5,3 daha fazladır.

Sarımsağın İnsan Sağlığındaki Yeri
Kültür sebzeleri arasında yemeklik ve ilaçlık olarak kullanılan
sarımsak, çok eski zamanlardan beri bilinen ve özellikle anavatanı
olarak bilinen ülkelerde bol miktarda tüketilen bir sebzedir.

Halk arasında yüzyıllar boyunca birçok hastalık ve rahatsızlığa çare
olmuş sarımsak, bugün bile modern tıbbın gelişmediği ve ulaşamadığı
yerlerde, iştah açıcı, yaraları iyileştirici, tansiyon düşürücü, idrar
söktürücü, cinsel gücü artırıcı, kurt düşürücü, öksürük kesici, tifo,
dizanteri ve damar tıkanıklığı gibi hastalıkların tedavisinde
kullanılmaktadır.

Vücut antiseptiği, tansiyometre, hücre yenileyici, iştah açıcı,
damarları genişletici, bağırsakta mikrop kırıcı, idrar söktürücü, ses
kısıklığı, romatizma ve akciğer rahatsızlıklarını tedavi eden, sağlığa
çok yararlı ve mucize afrodizyak özellikleri bulunan sarımsak,
çiftçilerimiz tarafından "beyaz altın" olarak adlandırılmaktadır.

Sarımsak çok eski yıllardan beri tıbbi amaçlarla ve özellikle
antimikrobiyal etkisi nedeniyle tüketilmektedir. Ancak sarımsak son
yıllarda bu özelliği yanında, kolestrolü düşürücü, toksik etkiyi
engelleyici, oksidasyon ve kanseri önleyici, yüksek tansiyonu, sinir
sisteminin, kalp dolaşımını düzenleyici nedeniyle yaygın olarak
kullanılmaktadır.

1989 yılında Alman Eczacılar Birliği. etkili kullanımında hiçbir
sakınca görülmeyen ve kişinin kendi kendini tedavi edebileceği
bitkiler arasında, sarımsağı yılın Bitkisi seçmiştir.

Yemeklerde lezzet kaynağı olan, sağlığımızın korunmasında önemli olan
bir işlev yürüten sarımsak, Damar Sertliği ve tıkanıklığını önlemekte,
tansiyon ve kolestrolü düzenlemekte, kanı temizlemekte, kalp krizi
riskini azaltmaktadır. Meme, prostat, mide ve kalınbağırsak
kanserlerine yakalanma riskini azalttığı gibi hastalıkta ilerlemeyi
yavaşlatmaktadır. Beyin kanaması ve inme riskini azaltmaktadır. Beyin
hücrelerinin yenilenmesini hızlandırdığından Alzheimer ve Parkinson
hastalıklarında olumlu etkileri gözlemlenmiştir. Koroner kalp
hastalığı olan bazı hastalarda yapılan çalışmalarda, sarımsağın
kolestrol , LDL ve trigliserid düzeylerini düşürdüğü saptanmıştır.

Ekonomik olarak hiç de pahalı olmayan sarımsağın, yılda yüz binlerce
insanın hayatını kaybettiği kansere karşı etkili olarak
kullanılabileceği anlaşılmıştır. Kurutulmuş sarımsağın ihtiva ettiği
"kyolic" isimli bir madde üzerine çalışan Amerikalı bilim adamı Dr.
Jhon Pinto, bu maddenin kanser hücrelerinin çalışma hızını % 70
azalttığını gözlemlemiştir.

Yine Amerika Birleşik Devletleri'nde Kuzey Caroline Üniversitesi bilim
adamları yaptıkları çalışmalarda, çiğ ve pişmiş sarımsak yiyenlerin,
sarımsağı tüketmeyenlere oranla mide kanserine % 50 daha az
yakalandıklarını tespit etmişlerdir. Sarımsak haplarının aynı etkiyi
yapmadığını gören bilim adamları, sarımsağı bol miktarda tüketen
insanlarda rektum kanseri riskinin de 2/3 oranında azaldığını
belirtmişlerdir. Sarımsakta bu etkileri yapan maddenin ise isminin
"callium bileşimleri" olduğu açıklanmıştır.
Sarımsağın mizacı hareketli ve kuru olup, vücuda kuvvetli derecede
Sıcaklık vermektedir. Soğuk ve balgamlı mizaçlı kimselerle, felç
olmaya ramak kalmış hastalar için tavsiye edilmektedir. Balgamı
kestiği gibi, yellenmeye yardımcı olmaktadır. Sarımsak şişkinlikleri
düşürücü, tıkanıkları açıcı ve macun olarak yılan ve akrep sokmalarına
karşı bir panzehir ve zehiri alıcı olarak da kullanılabilmektedir.
Sarımsak dişleri sirke, Tuz ve Bal ile karıştırılıp çürük diş üzerine
bırakıldığında çürüğü parçalamakta ve dişi düşürmektedir. Bu karışım
ağrılı diş üzerine bırakıldığında ise, ağrıyı azaltmakta ve
kesmektedir. Sarımsaklı su ise yaraların iltihabını almaktadır.

Hindistan Tagor Medical Collage'den Dr. Arun Bordia düzenli sarımsak
yemenin arter tıkanmalarını önlediğini, oluşan herhangi bir hasarın da
kolayca giderildiğini fark etmiştir. Sarımsak konusunda yapılan
araştırmaların öncülerinden olan Dr. Bordia düzenli sarımsak yiyen
kalp hastalarında 2. yılın sonunda ölüm oranının % 50, 3. yılın
sonunda ise % 66 oranında azaldığını görmüştür. Dr. Bordia çiğ ve
pişirilmiş sarımsağın eklem ve vücut ağrılarında, Astıma meyilli
kişilerde etkili olduğu gibi, enerjiyi, dinçliği, libido artışını
sağladığını ve iştah açtığını da söylemektedir.

Shot at 2007-06-30İngiliz Dr. J. Grunvald, günde bir diş sarımsak
yemenin, kardiovasküler risk faktörleri için de potansiyel bir koruma
sağladığını söylemektedir.

Zeytin ile beraber alınan sarımsak, hayzı ve idrarı söktürmekte,
erkeklik kudretini ve meniyi artırmakta, cinsiyet organına kuvvet
vermektedir. Sorgun söğüdü ve ban Ağacı yağı ile karıştırılıp saçsız
başa sürüldüğünde, saç çıkarmakta, saç dökülmesini ise
engellemektedir. Çiğ olarak tüketilen sarımsak basura, iç organ
ağrıları, akciğer yara ve ağrıları, safra kesesi, kulunç, siyatik
ağrıları, unutkanlık ve kasık ağrılarına iyi gelmektedir. Sarımsağın
yakısı göz kapağına sürülürse, gözde biriken iç kanı azaltmaktadır.

Newyork Devlet Üniversitesinde, Eczacılık Departmanı Başkanı Eric
BLOC, sarımsağın antimikrobik etkiye sahip olduğunu, bu konuda
aspirinle eşit, hatta onu geçen bir düzeyde olduğu tezini
savunmaktadır.
Yine sarımsağın, kan ve kolestrol üzerindeki Pozitif etkilerinden
başka, ruhsal durumu da düzelttiği, insanın kendini iyi ve mutlu
hissetmesine yardımcı olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırma Hannover
Üniversitesindeki Alman bilim adamları tarafından teyit edilmiştir.

İngiliz bilim adamlarına göre sarımsak, kolestrolü düşürmekte, kanda
oluşan pıhtıları çözen sistemi aktif hale getirmekte ve içerdiği
allicin maddesi ile mantar ve mikrop öldürücü etki yapmaktadır.

Sarımsağın tedavi edici Elementi olan allicin 1944 yılında izole
edilmiştir. Sarımsağa tipik koku ve lezzetini veren bu maddenin
virüslere karşı da tedavi edici özelliği vardır. Rus bilim adamlarına
göre allicin diğer birçok antibiyotikten farklı olup, zararlı
bakterileri öldürürken, faydalı bakterilere etkisizdir. Bu madde
Rusya'da nezleye karşı kullanılmaktadır. Son zamanlarda İngiliz bilim
adamları, sarımsağım kandaki kolestrolü kontrol ettiğini, Japon bilim
adamları ise B vitaminin alımını hızlandırdığını bulmuşlardır.

Sarımsağın bu olumlu etkileri yanında, bir de yan etkileri vardır.
Fakat bu yan etkilerin oluşması için sarımsağın miktarda yenmesi
gerekir. Uzmanlar uygun dozun, yemekle birlikte yenilmesi durumunda 10
gr kadar olmasında hemfikirdirler. Mide yanması ve ekşimesi ve uzun
süreli ağrılar oluşturduğu için, aç karna yenilmemesi tavsiye
edilmektedir. Sarımsak yağının aşırı kullanımı da, deride çürüme ve
kangrene yol açtığı tespit edilmiştir. Çok aşırı miktarda sarımsak
tüketimi kusma ve ishale sebep olmakta, ayrıca böbreklere de zarar
vermektedir. Aşırı sarımsak tüketiminin bir başka yan etkisi de,
bağırsaklarda gaz oluşturmasıdır. Sarımsak tozunu solumak da, Astım
krizlerine, hassas bünyeli insanlarda ise Alerjiye neden olmaktadır.

Sarımsak aşırı alındığında, hassas bünyeli insanlarda, baş ağrısı
yapmakta, dimağa ve gözlere zarar vermekte, susuzluğa neden olmakta,
safra kesesini tahrik etmekte ve Ağız Kokusunu bozmaktadır. Yedikten
sonra sedef otu çiğneyerek ağız kokusunun önüne geçilebilmektedir.
Sarımsak aşırı alındığında, hassas bünyeli insanlarda, baş ağrısı
yapmakta, dimağa ve gözlere zarar vermekte, susuzluğa neden olmakta,
safra kesesini tahrik etmekte ve Ağız Kokusunu bozmaktadır. Yedikten
sonra sedef otu çiğneyerek ağız kokusunun önüne geçilebilmektedir.

Amerikalıların "günde bir diş sarımsak, tutar doktoru uzak" özdeyişi
ile anlam kazanan sarımsak, hem taze halde sebze gibi tek başına
tüketilen, hem de kuru halde aroması ve kokusu ile mutfaklarda geniş
kullanım alanı olan bir üründür. Ayrıca sarımsağın baş kısmının
damıtılması ile yağı elde edilmekte ve bu yağ daha çok baharat
kokulandırmada, eczacılıkta, mikrop öldürücü olarak bazı temizlik
maddelerinde kullanılmaktadır. Sarımsağa dayalı sanayinin
gelişmesiyle, sarımsak tozu, tableti ve suyu gibi yeni ürünler
piyasaya sunulmaktadır.

Sarımsağın kokusundan şikayet edenlere, Japonya'da 1970 yılında
kokusuz olanı da üretilmiştir. Yine Amerika Birleşik Devletlerinde
şişelenmiş sarımsaklı makarna sosları ve dondurulmuş sarımsak üretimi
yapılmaktadır.







 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol